SSD’lerin eski nesil sabit disklere olan avantajlarını göz ardı etmemek gerekli!
SSD’lerin eski nesil sabit disklere olan avantajlarını göz ardı etmek hem güvenlik, hem hız hem de maliyet açından büyük kayıpları göze almak anlamına geliyor.
Günümüzde büyük ölçekli bilgi işlem merkezlerinde birçok uygulama, “arama yoğunluğuna”, “disk kapasitesine” ya da “I/O kapasitesine” bağlı olarak sınırlanmak zorunda kalıyor. Nano saniyelerde çalışan Merkezi İşlem Birimleri bir veriyi işlemek için erişim süreleri milisaniyeler seviyesinde olan diskleri atıl olarak beklemek zorunda. Dolayısıyla uygulamalardaki gecikme süresinin azaltılması ve kullanıcı programlarının getirdiği yükün hafifletilebilmesi için oldukça fazla disk kapasitesine ve bunu destekleyecek ekstra mikroişlemci şasilerine (sunuculara) ihtiyaç duyuluyor.
Minimum gecikme
Mekanik disklerin olduğu sistemlerde ortaya çıkan fiziksel gecikmelerin hiçbiri SSD’lerde yok. Ancak, bu tür çözümler de hızı ve performansı gerektiği şekilde artıramadığı için, bu ekstra donanımlar için harcanan milyonlarca dolar aslında boşa gitmiş oluyor. Bu, oldukça engebeli ve uzun yolda aslında uygun bir arazi aracına ihtiyacınız varken, içine arazi motoru takılmış “şehir-içi” modeli bir araba kullanmanıza benziyor. Kısa bir süre sonra yolda kalmanız ve eğer bu bir yarış ise, bu yarışı kaybetmeniz ise kaçınılmaz oluyor.
Geleneksel ve modern
SSD’ler, “arama yoğunluklu” uygulamaların performans sorunlarını büyük ölçüde çözüyorlar. Erişim gecikmeleri azaltılabildiği gibi bir saniyedeki giriş çıkış sayısı (IOPS) teorik olarak 100 kattan 500 kata kadar artırılabiliyor. Böylece uygulamaların büyük bir kısmı 10 kattan 100 kata kadar hızlandırılıyor ve kurumsal-sınıf SSDler büyük ölçekli bilgi işlem merkezlerine oldukça büyük avantajlar sağlıyorlar.
Tek bir kurum bünyesinde, yüzlerce hatta binlerce uygulama olabilir ve bunların her birinin kendine ait performans, maliyet ve kapasite sorunları vardır. Yaygın olarak kullanılan bir uygulamanın (örneğin veritabanı); veritabanının büyüklüğüne, güncelleme oranlarına ve kullanıcının talep ettiği sorgulama hızına ve uygulamanın karmaşıklığına bağlı olarak, çok farklı ve çeşitli gereksinimleri olabilir. SSD çözümlerinin de tüm bu farklı gereksinimleri karşılayabilecek şekilde tasarlanması gerekmektedir.
Maliyet düşürme
Violin Memory Inc, endüstrinin en hızlı, en güvenilir (donanıma yerleşik optimize edilmiş RAID4) ve en ölçeklenebilir DRAM veya FLASH bellek tabanlı depolama aygıtlarını üretyor. Violin 3000 serisi olarak bilinen 3U boyutundaki SSD aygıtları, Bilgi İşlem Merkezlerinin en temel ihtiyaçlarından başlayıp, büyük veri seti uygulamaları için yüksek performanslı depolama altyapısı oluşturabilmek için tasarlanmış. Tek bir Violin 3000 cihazı, 3U’luk bir rack ünitesi içinde 84 Violin Akıllı Bellek Modülünü (Violin Intelligent Memory Module, VIMM) destekliyor . Tek bir kabin içinde ise 16 Violin 3000 aygıtı yer alabilmekte ve böylece 19″ bir rack kabinde 1250 VIMM modülü, yani 8 TB DRAM ya da 128TB SLC NAND FLASH desteklenirken, benzeri sistemlere kıyasla %80 daha az enerji ve alana ihtiyaç duyuluyor. 21 adet 128 GB Flash VIMM içeren Violin 3000 depolama aygıtı ile yapılan bağımsız testlerde (4K Blok) yük altında, sürdürebilir 220K Yazma ve 350K Okuma IOPS değerleri elde edilirken, tek bir kanaldan elde edilen veri aktarım hızı ise 1.3 Gb/s gibi bir rakama ulaşabiliyor.
Bu nedenle çok daha üstün güvenirlilik, ölçeklenebilirlik özelliklerinin yanı sıra, sadece performans olarak bakıldığında bile bilgi işlem merkezinin kullandığı disaster recovery yazılımına bağlı olarak (FalconStor, Compellent…), HDDler kullanıldığında onlarca saat süren büyük ölçekli disaster recovery işlemi, Violin 3020 ile çok daha hızlı bir şekilde birkaç saat hatta dakikalar içinde tamamlanabiliyor.
Sistemlerle ilgili daha detaylı bilgi almak için www.violin-memory.com ya da www. gtiglobal.com.tr web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.